NEHİRDEN DENİZE ÖZGÜR FİLİSTİN’E SELAM OLSUN.
İSRAİL’LE TİCARET FİLİSTİN'E İHANETTİR.
.
İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırımın 156. günündeyiz. Filistin’de işgal ve katliamlar dün başlamadı, neredeyse yüz yıldır devam ediyor. Gazze, 17 yıldır etrafı duvarlarla örülü, kuşatma altında tutulan bir toplama kampı. İsrail ve onun batılı destekçileri Gazze'de 5 aydır eşi benzeri görülmemiş bir soykırım uyguluyor.
Tarihte belki de ilk kez bir soykırım, bizzat soykırıma uğrayan insanların kameralarından tüm dünyanın gözü önünde canlı canlı seyrediliyor. Haklar, hukuklar, iyi ve güzel olan ne varsa bombalanıyor, yağmalanıyor, katlediliyor, yerle yeksan ediliyor. Çok açık ve ağır savaş suçları her gün işlenmeye devam ediliyor. Durum o denli vahim ki İsrail, Birleşmiş Milletler'in yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı’nda sanık sandalyesinde ve soykırım suçu işlemekten ötürü yargılanıyor. İsrail buna rağmen insanları katletmeye, hız kesmeden devam ediyor.
İsrail, insanlıktan nasibini almamış ve insanlığa karşı işlenebilecek her türlü suçu işlemiş vahşi bir terör örgütüdür, eli kanlı seri katiller tarafından yönetilmektedir. Filistin tüm insanlığın önünde soykırama uğrarken Dünya ve Müslümanlar sadece kınama yapmaktadır.
Bugün, Türkiye'nin neredeyse tüm şehirlerinde, burada olduğu gibi haktan, adaletten, özgürlükten, insanlık onurundan, mazlum Filistin ve Gazze halkından yana olanlar olarak toplanmış bulunuyoruz. Amacımız çok açık, çağrımız çok nettir. Türkiye'yi yöneten iktidar tavır değiştirmeli ve sadece lafta kalmayan, sözde değil özde soykırıma karşı olmalı ve Filistin halkının yanında durmalıdır. Artık slogan söylemler bir tarafa bırakılmalı ve İsrail’i besleyen Gazze’deki katliamın yerli işbirlikçileri ve onları kollayanlar açığa çıkarılarak durdurulmalıdır.
İsrail barbarlığı, işgali, soykırımı engellenemiyorsa hiç olmazsa İsrail’le tüm ilişkiler resmen ve fiilen kesilmelidir. Sınırlar, limanlar, hava sahası Siyonist rejime kapatılmalıdır. Aksi durum, 6 aydır içeriden net bir şekilde görüldüğü gibi insanlığa karşı işlenmiş en ağır suça, soykırım suçuna ortaklıktır; bu ağır bir utanç, günah ve vebaldir. Bilinmelidir ki biz buna razı değiliz.
Burada şu gerçekle artık yüzleşmeliyiz: Türkiye insani yardım olarak Filistin’e yardım gönderen en büyük 3 ülkeden biri. Türkiye halkının bu yardımseverliği takdire şayandır. Yalınız bu bizi Allah’a hesap vermekten kurtarmaz. Ülke olarak bu soykırım sürecinin bir parçası, destekçisi ya da en hafif tabirle seyircisi olmamak için atılması gereken âcil ve somut adımlar tüm açıklığıyla önümüzde durmaktadır. Ne var ki bugüne kadar bu doğrultuda slogandan öte hiçbir somut adım atılmadı..
Evet, “İsrail’le ticaret, Filistin’e ihanettir!” diyoruz.
Buradan, “Hiçbir istisna koymadan söylüyoruz: Gazze’deki zulmü durdurmak için elimizdeki tüm imkânları kullanacağız!” diyen cumhurbaşkanına ve iktidar sahiplerine sesleniyoruz. Türkiye’nin soykırıma karşı -gecikmeli de olsa- Gazze’nin yanında durabilmesi için acilen atılması gereken net somut adımlar derhâl uygulanmalıdır! Beş aydır seyrettiğiniz soykırımı engellemek için somut adımlar atın! İhanete varan ticareti, soykırımdan rant koparıp servet büyütenleri, bunlara göz yuman muktedirleri artık biz seyretmeyeceğiz!
Çağrımız çok açık: Acil bir eylem planı derhâl devreye girsin! Ya Gazze için slogan atmayı bırakıp bu utançla susun, ya da gerçek adımlar atın!
İnsanlığa karşı savaş açmış ve soykırım suçuyla damgalanmış İsrail'in karşısında ve mazlum Filistin halkı ile dayanışma içerisinde gerçekten yer alıyorsanız şu üç maddelik eylem plânını hemen uygulayın:
İlk olarak, İnsani yardımların İsrail'in kontrolüne ve kısıtlamasına tâbi olmadan Gazze’nin her yerine kesintisiz ve yeterli düzeyde ulaştırılması için her yola başvurulmalıdır.
Savaşın başından beri İsrail gıda, su, elektik, sağlık hizmetleri gibi temel insani ihtiyaçlardan Gazze halkını mahrum bırakarak bunları soykırımın araçları olarak kullanıyor. Gazze’den, açlıktan ölen insanların haberleri geliyor; dehşet verici, vahim bir süreç yaşanıyor. İnsan idrakinin kabul edemeyeceği bir insani kriz, bir vahşetle karşı karşıyayız.
29 Şubat sabahı, uzun zamandır yardım girmeyen Gazze’nin kuzeyine sınırlı sayıda yardım tırı giriş yaptı. Tırlardan yardım almak üzere hareket eden binlerce insan, İsrail’in keskin nişancılarının ve bombalarının hedefi oldu. Yani açlıktan ölme sınırına gelen binlerce insan, yiyeceğe ulaşma umuduyla sokağa çıktığında İsrail, insanlıkla dalga geçercesine bir katliam daha gerçekleştirdi.
Bu noktada Türkiye’ye düşen sorumluluk tüm uluslararası mekanizmaları harekete geçirerek, İsrail’i bu savaş suçundan vazgeçmeye mecbur bırakacak baskıyı bir an önce oluşturmaktır. Gazze’nin her bölgesine yeterli düzeyde gıda ve sağlık malzemesinin kesintisiz şekilde ulaşması, hastanelerin ve gündelik hayatta pek çok alanın temel ihtiyacı olan elektriğin sağlanması için tüm yollar zorlanmalıdır..
İkinci adım olarak, İsrail’e en geniş ve etkili bir şekilde boykot, tecrit ve yaptırımlar uygulanmalıdır. Türkiye'nin sınırları, limanları, hava sahası siyonizme, savaş suçlusu, işgalci ve soykırımcı terör devleti İsrail'e ve işbirlikçi ABD’ye tümüyle kapatılmalıdır.
Bu çağrının en somut, acil karşılığı Türkiye’den İsrail’e tüm sevkiyatların tamamen durdurulmasıdır.
İsrail’le ticaret aktif olarak devam ediyor. İsrail Tarım Bakanlığının verilerine göre savaş boyunca İsrail’e en çok sebze-meyve ihracatı yapan ülke maalesef Türkiye. Başka bir deyişle Gazze’de bebekler açlıktan ölürken, onları öldüren İsrail’in sebze-meyve alanında en büyük tedarikçisi Türkiye’dir!
Ne yazık ki Türkiye’nin İsrail’le ticarette tek birinciliği bundan ibaret değil! İsrail’in en büyük çelik tedarikçisi de Türkiye, en önemli çimento tedarikçisi de!
İsrail’in en büyük petrol tedarikçisi ise kardeş ülke denilen Azerbaycan ve Kazakistan! Gelin görün ki bu petrol Bakü-Ceyhan boru hattından geçerek Ceyhan limanından, yani Türkiye üzerinden soykırımcı İsrail’e ulaştırılıyor. İsrail’deki yetkililer ve sermayedarlar bile şunu saklamıyor: İsrail’in gündelik düzenini, keyfini bozmadan katliamlarını devam ettirebilmesinde Türkiye’den yapılan sevkiyatlar hayati bir önem arz ediyor.
Başka bir deyişle, Türkiye’den İsrail’e ticaret ve sevkiyatlar devam ederken Filistin’in yanında olduğunu söylemek, İsrail’i kınamak, Filistinlileri aşağılamaktan ve Türkiye halkını aptal yerine koymaktan başka bir anlam ifade etmiyor.
Türkiye’nin gerekli kararları alarak soykırım suçu işlemekte olan terör şebekesi İsrail'e yönelik ihracatı tamamen yasaklaması şarttır. Türkiye’nin egemenliği altında yer alan limanlardan doğrudan ya da dolaylı olarak İsrail’e sevkiyat yapılması açık bir şekilde yasaklanmalıdır. Çünkü normal bir devletten değil, tarihi işgal ve katliamlar, savaş suçları ile dolu ve son 5 aydır tüm dünyanın gözü önünde soykırım suçu işleyen, hak hukuk tanımaz, herhangi bir insani değer taşımayan bir terör örgütünden bahsediyoruz!
Türkiye’nin soykırımcı İsrail’in yanına ismini yazdırmasını istemiyorsak, soykırıma destek verenler olarak anılmaktan utanıyorsak bu tarihi sorumluluğu hepimiz üstlenmeliyiz!
Yoksul ve mazlum Yemen’in İsrail’e karşı gösterdiği cesaret hepimize örnek olmalıdır. Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken ve soykırım sürerken Türkiye’nin sebzesi ve meyvesi Siyonistleri besleyemez!
Üçüncü adım olarak ise, İsrail’i koruyan İncirlik askeri üssü ve Kürecik Radar üssü kapatılmalı, Batılı güçlerin ve özellikle Amerika’nın kullanımından tamamen arındırılmalıdır.
Amerika ve NATO, açıkça bu soykırımda İsrail’in en büyük hamisi, savaşın finansörü ve soykırımın devamlılığını sağlayan suç ortaklarıdır. Türkiye bağımsız özgür bir ülkedir. Nato’nun emperyalist ABD’nin, İsrail’in destekçisi aşağılık batının tehditlerine boyun eğmemelidir. Filistin için gereken fedakarlığı ortaya koymalıdır.
Şunu bir daha haykıralım: Gören gözler, duyan kulaklar için sınır çoktan aşıldı! Mazlumların çığlıkları yeri göğü inletti, artık söz vakti bitti! Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetlerinde görevli 25 yaşındaki Aaron Bushnell'in, Washington'daki İsrail Büyükelçiliği önünde bedenini ateşe vererek soykırıma tepki olarak kendini feda etmesi bunu tüm dünyaya gösterdi. Bushnell, soykırımın en büyük ortağı olan Amerika’da “Artık bu soykırımın parçası olmayacağım!” diyerek “Özgür Filistin!” haykırışları içinde can verdi.
Artık bekleme, geçiştirme, erteleme vakti bitmiştir. Reel siyaset, norm, normal olana dair her türlü sınırın aşıldığı bir felaketle karşı karşıyayız.
Tüm dünyanın şahit olduğu üzere soykırımcı İsrail’in hiçbir değeri ve sınırı yok! Bu işgalci, soykırımcı terör devleti ile bir diyalog üzerinden sonuç beklemek abesle iştigaldir. Hele ki sözlü kınamaların karşılık bulmasını beklemek açık bir acziyet göstergesidir. Bu acziyet bizi kahrediyor, utandırıyor. Bizler bu kadar aciz olamayız ve böylesi bir utanç içinde kalamayız!
Herkes bilsin ki bizim ve mazlum Gazze halkının bu talepleri bir an önce yerine getirilmediği takdirde eylemlerimiz tüm vicdanlı insanların katılımıyla büyüyerek devam edecektir! Bu yolda adım atmayan iktidar ve sermaye sahiplerinin keyfini kaçırmaktan, onlara karşı hakkı haykırmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!
Savaş rantından beslenen kanlı sermayenin patronlarına sesleniyoruz: Artık rahat uyuyamayacaksınız.
Gazze’de bebekler enerji yokluğundan hastanelerde ölürken İsrail’e elektrik satmaya devam eden Zorlu Holding!
Gazze her gün bombalanırken gemileriyle İsrail’in çeliğini gönderen, servetine servet katan İçdaş!
Gazze’de on binlerce insan katledilirken Siyonistlerin uçağına, tankına yakıt taşıyan Socar!
Gazze’nin sokakları, mahalleleri ve şehirleri dümdüz edilirken limanlarından sevkiyata devam eden, İsrail’in çimentosunu sağlayan Limak ve Akçansa!
Meydanlarda Filistin sloganları atarken arka kapıdan Siyonistlerin savaş pastasından rant kapanlar! Hepinizin rahatınızı bozacağız!
Gemileri gönderen, limanları açık tutan, Siyonistleri besleyen damarları kollayanlar, artık saklanamayacaksınız!
Kuzuyu kurtla yiyip çobanla ağlayan; Filistin için slogan atıp İsrail ile iş tutanlar gizlenemeyeceksiniz!
İnşallah, yarın gireceğimiz mübarek Ramazan ayı zulme karşı direnenler için bir kurtuluş, hâlen zalimlerle ilişkilerini sürdürenler için ise bu suça ortak olmaktan vazgeçmek için ilahi bir fırsat olur. Bu rahmet ayına girerken uçaklardan atılan bir lokma ekmeğe insanları muhtaç edip sonra dünyaya iyilik meleği rolünü oynayan Başta Amerika olmak üzere batı dünyası ve zulme sessiz kalan İslam ülkeleri bu suçun ortağıdır.
Cemaleddin Afgani’nin söylediği gibi; “Ey Müslümanlar! Siz insan değil de sinek olsaydınız vızıltınız İngilizler’in kulaklarını sağır ederdi! Ey Hintliler! Sizler su kaplumbağası olsaydınız İngiltere adasını yerinden söker denize batırırdınız!..” Öyleyse size ne oluyor ki bir avuç Yahudi zorbanın dibinde bükülüp kalmışsınız. Hiç mi Allah için bu zalimlere bir şamar vuracak bir Müslüman ülke çıkmayacak.
Son olarak şunu diyoruz ki;
Duyarsız kalma! Kanıksama! Normalleştirme! Boykota devam et. Mücadeleye devam et. Safını seç. Bu cihadın bu mücadelenin bir parçasıyız. Ya düşmanımıza benzeyeceğiz yada izzet ve şerefi kuşanıp Mallarımızla, canlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında mücahedeye devam edeceğiz edeceğiz.
Öyleyse ey kardeşim! Direnişe ortak ol. Direnişin sesini yükselt. Allah’ın yardımı muhakkak direnenlerle beraberdir.
Direnen ve bu haklı mücadeleyi meydanlara taşıyan tüm vicdanlı insanları selamlıyoruz!
Duamız ve çabamız “Nehirden Denize Özgür Filistin”dir.
İsraille Ticaret Filistin'e İhanettir.
Siyonistler Yenilecek, Direnen Filistin Kazanacak!
Van Filistin’e Destek Platformu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder